Bilinçaltı

Bilinçaltı ile ilgili yazılar

Beynin Mutlu Olmak Diye Bir Görevi Yok

Beynimizin temel görevi; vücudumuzun hayati fonksiyonlarının yerine getirilmesi ve hayatta-güvende kalabilmemiz üzerinedir. Yani; Beyin, bizi hayatta ve güvende tutmaya çalışır. Beynimizin bizi mutlu etmeye çalışmak gibi bir görevi yoktur. Mutlu olmak, tamamen bizim kendi sorumluluğumuzdadır. Ancak mutlu olmaya çalışmak, kendi başına da sorunludur. Çünkü mutlu olmaya çalışmak, mutsuz olduğumuzu düşünmemizden ileri gelir. Mutsuz olduğumuzu düşündüğümüzde, buna inandığımızda, sürekli mutluluk arayışı içerisinde olup hiçbir zaman mutlu olamayacağımız bir durum ortaya çıkar. Bu da, bilinçaltımızda bir kalıp haline gelir. “Şu şey olursa mutlu olacağım” dediğinizde...

Faydasız Tekniklerle Kendinizi Kandırmayın

Olumlama yapmak, tılsımlı bir şey değildir. Olumlama, tekrar edilerek düşünce ve duyguların değişimini sağlamaya yöneliktir. Bu olmuyorsa bı anlamı da yoktur.. Bir mantrayı, herhangi bir söz ya da kelimeyi, bin bilmem kac kere tekrar etmek de tılsımlı bir şey değildir. Size etkili gelmeyen bir sözü, sırf birisine iyi gelmiş de, ya da size birisi öyle olacağını söylemiş ve siz de onu söylüyorsunuz diye etkili olmayacak, sihirli enerjiler sizi sarmayacaktır. Hiçbir şey olmayacaktır. 3 6 9 yazarak bir isteğiniz de gerçekleşmeyecek, onu yazdığınız...

İyi Biri Olursam İyi Şeyler mi Yaşarım ?

İnsanların en çok yanıldığı konulardan birisi; eğer çok iyi biri olurlarsa, hep iyi şeyler yaparlarsa, hayatın onlara sürekli iyi şeyler sunacağını zannetmeleridir. Bu inanç, en çok karşılaştığım sorunlardan bir tanesidir. Ancak sistem o şekilde işlemiyor. Hayatta iyi ve kötü şeyler -kişiye göre değişmekle birlikte- bir aradadır. İnsan, zamanla hepsini deneyimler. Büyüme, tekamül bu şekilde oluşur. Bazen danışanlar anlatır; şöyle iyi şeyler yaptım, şöyle iyi bir insanım ama karşılığında hep şöyle oldu vs.. Burada, iyi olmanın, iyi şeyler yapmanın, karşılığının da aynı şekilde...

Sizi Kim ve Ne Değiştirir?

Bugün danışanlarımızın bazılarında ve genel olarak gözlemlediğim bir konuya değinmek istiyorum. Sorun şu ki; herkes değişmek istiyor fakat çoğu bunu bir başkasının yapabileceği düşüncesine sahip. “Bir uzmana, hocaya, büyücüye veya medyuma vb. gideyim, astroloğa sorayım beni değiştirsin. Veyahut şu bitki çayını içeyim, şu mantrayı şu kadar kez tekrar edeyim, şu duayı okuyayım, hacamat yaptırayım, sülük tedavisi uygulatayım, vs. ardından bambaşka biri oluvereyim” gibi inanç ve düşüncelere sahip.. Bunların hepsinin fayda ve desteği olmakla birlikte kendi başına bir etkisi yoktur ya da kısıtlıdır....

Benim Sorunum Çözülmez

Danışanlarda gözlemlediğim en temel durumlardan birisi, sorunlarının çözümü olmadığıyla ilgili geliştirdikleri inançlarıdır. Yaşadıkları sorunu o kadar çok büyütürler, ciddiye alırlar ve abartırlar ki, bu onlar için adeta çözülemez bir paradoks haline gelir. Yaşadıkları, hissettikleri duygu ya da o durum, adeta büyülü veya tılsımlı bir şekilde ve başkaları ya da görünmeyen – bilinmeyen varlıklar tarafından oraya yerleştirilmiş gibi düşünürler ve davranırlar. Adeta bu soruna, bu duyguya büyük bir kutsallık atfederler 🙂 Enerjilerini ve zamanın büyük bölümünü bu sorununu düşünmeye ayırırlar. Birçok farklı düşünce,...

Bir Şey Neyse Odur-Kalanı Sizin Sorununuz

Durumlar sizin onları nasıl gördüğünüz ile ilgilidir. Ne hissettiğiniz tamamen sizin kendi düşünce ve duygu durumunuzla ilgilidir. Bir olayı, bir durumu, bir kişiyi nasıl etiketlediyseniz, ona hangi anlamı yüklediyseniz, bu tamamen sizin kendi bakış açınızı ve algınızı yansıtır.. Herhangi bir nesne, obje, durum ya da kişi veya herhangi bir olayın, herkeste karşılığı farklıdır. Birisi sizi öfkelendiriyor olabilir, bir durum sizi korkutuyor olabilir, hatta herhangi basit bir nesne size itici geliyor olabilir. Ama bir başkası, aynı şeyleri hissetmeyecek, düşünmeyecek ya da öyle algılamayacaktır. 10...

Zihninizin Besin Kaynağı?

Gündelik hayatınızda, kendinizi psikolojik olarak neyle, hangi konularla besliyorsunuz? Hayatınızda, sürekli dillendirdiğiniz, şikayet ettiğiniz, olmasından ya da olmamasından mutsuz olduğunuz o konu, aslında sizin beslendiğiniz şeydir. Sürekli duygu ve düşüncelerinizi o konuyla beslemeye devam ediyorsunuz. Burada özellikle o konu diyorum. Çünkü o konunun içeriğinin, ya da ne ile, kiminle alakalı olduğunun hiçbir önemi yok. Çünkü bu bir kalıp, sürekli beslenmek ister. Ve siz farkında olmadan onu beslemeye devam edersiniz. Aslında şöyle de trajik bir durum vardır. İnsanlar şikayet ettikleri, sürekli konuştukları o...

İlişkiler-Çağımızın Sorunu

Daha önceki yazılarımda da sevgiyle ilgili yazılar yazmama rağmen, sevgi ve ilişkiler, burada kısaca bahsedilemeyecek kadar geniş, değişken ve kapsamlıdır. Bir Aile Danışmanı olarak bu konuya zaman zaman yüzeysel olarak değineceğim. Ancak burada, sevgi ve ilişkilerin, bilinçaltı kodlarının tamamını detaylı olarak paylaşabilmem mümkün değil. Bu, kitaplar, hatta ciltler alacak bir konu. Hatta bu konuda üniversitelerde bir bölüm bile açılabilir 🙂 Çünkü çağımızın sorunu sevgi ve ilişkiler. Instagram, yazıları beli bir sınırda tuttuğu için, buraya bazen sığamıyorum. Ben tek bir konuyu bölümlere...

Bilinçaltı ve Sevgi

Sevgi, bilinçaltında nasıl kodlandıysa ilişkilere de, aynen o şekilde yansıyacaktır. Bilinçaltı, ilişkileri şaşmaz bir doğrulukla belirler. Adeta bir avcı gibi, avını bulduğunu hissettiği an devreye girer. Çünkü o kişide tam da onun istediği-onda bulunan, besleneceği inançlar, seçimler ve kararlar, yani kodlar vardır. Bunu biraz açalım ve anne karnından başlayalım. Çünkü sevgi ve ilişki konuları için anne çok önemlidir ve incelenmelidir. Evet, çocukluğa ineceğiz 🙂 Eğer anne, plansız ve beklemediği-istemediği bir zamanda hamile kaldıysa, o bebeği aldırmayı düşünüp bu konuda konuşulmuşsa, o...

kendini sevmek nedir

Kendini Sevmek Nedir?

Sevgi konusuna devam ediyoruz. Sevgiyi reddeden ve kendini sevmeyen birinin, başkalarını da sevemeyeceğini ve kendisinin de sevilmesine izin vermeyeceğini, geçtiğimiz paylaşımda bahsetmiştim. Peki kendini sevmek nedir? Bu da yanlış anlaşılan konulardan birisidir. Kendimizi sosyal medya paylaşımlarındaki gibi “canım kendim, canım ben” şeklinde ya da pışpışlayarak sevmekten bahsetmiyoruz elbette 😉 Kendimizi sevmek aslında bir sonuçtur bir durumdur. Bu, aslında önce “ben” diyebilmekle başlar. Bu benciliktir, bencillik değildir. Önce can sonra canan demektir. Sevgililer ya da eşler arasında “bana sevdiğini söyleme göster” gibi konuşmalar...